Bu gönderimizde Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin arabuluculuk son tutanağının işçinin işvereni temerrüde düşürmesi için yapacağı ihtar işlevini gördüğüne dair kararına yer veriyoruz. Yargıtay'ın bu kararın zorunlu arabuluculuk şartına tabi olan diğer kira, ticaret, tüketici, kat mülkiyeti, ilişkilerinden kaynaklanan ihtilaflarda alınan arabuluculuk son tutanaklar için de geçerli olacağını düşünüyoruz.
T.C.
YARGITAY
DOKUZUNCU HUKUK DAİRESİ
Esas: 2023/1333
Karar: 2023/3104
Tarih: 06.03.2023 ÖZET: İşçi muaccel alacaklarını belirtmek kaydıyla ihtarname ile işvereni temerrüde düşürebilir. Söz konusu ihtarnamede alacak miktarlarının belirtilmesi gerekmez. Dava tarihinden önce yürütülen arabuluculuk süreci sonucunda anlaşma yapılamadığına dair düzenlenen son tutanak bu bağlamda değerlendirildiğinde dava konusu ücret, ilave tediye ve ikramiye fark alacaklarının dava tarihinden önce arabuluculuk aracılığıyla talep edilmesi karşısında davalı işverenin arabuluculuk son tutanak tarihi itibarıyla temerrüde düştüğünün kabulü gerekmektedir. Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, davalı Bakanlığa bağlı hastanede alt işveren işçisi olarak çalışmaktayken 02.04.2018 tarihinde 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (696 sayılı KHK) kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirildiğini, alt işveren şirket bünyesinde çalıştığı dönemde ücretinin asgari ücretin belirli bir oran fazlası olarak belirlenerek ödendiğini, kadroya geçerken ... ... sözleşmesi imzaladığını ve ücretinin yine asgari ücretin belirli bir oran fazlası olarak belirlendiğini, buna rağmen davalı Kurum tarafından sözleşmeye uygun ödeme yapılmayarak ücretin hatalı tespit edildiğini ve eksik ödendiğini, aynı şekilde ikramiye ve ilave tediye alacaklarının da mevcut uygulama neticesi eksik olarak ödendiğini ileri sürerek ödenmeyen ücret farkı, ilave tediye farkı ve ikramiye farkı alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, davacının ücretinin kadroya geçiş sonrası Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan toplu ... sözleşmesi dikkate alınarak belirlendiğini ve hukuka aykırı bir uygulamanın söz konusu olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı ile davalı İdare arasında imzalanan belirsiz süreli ... sözleşmesinin 7'nci maddesinde davacının ücretinin asgari ücretin belirli bir oran fazlası olacağına dair düzenleme olduğundan hareketle belirsiz süreli ... sözleşmesinin ve toplu ... sözleşmesinin ilgili hükümleri uyarınca yapılan hesaplama doğrultusunda davanın kabulüne, arabuluculuk tutanağının temerrüde esas alınmayacağı gerekçesiyle hüküm altına alınan alacaklara dava ve ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Davalı vekil istinaf dilekçesinde; davacının 31.12.2018 tarihli ücretinin korunarak üzerine %4 zam yapıldığını, ücretinde herhangi bir indirime gidilmediğini, ... sözleşmesinde kastedilenin 2018 yılı asgari ücreti olduğunu, aksi kabulün her yıl hem asgari ücrete ... sözleşmesinde belirtilen zammın yapılması hem de toplu ... sözleşmesinde belirlenen oranların eklenmesi sonucunu doğuracağını ve ücretlerin fahiş hâl alacağını, personel ücretlerinde büyük bir dengesizlik ve eşitsizlik oluşacağını, toplu ... sözleşmeleri gereği gerekli bütün ödemelerin yapıldığını, emsal kararların da bu yönde olduğunu, eksik ödeme bulunmadığını, davacının hem ... ... sözleşmesine hem de toplu ... sözleşmesine dayalı olarak alacak talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu, talep konusu alacaklara hak kazanılmadığını ve davanın reddi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin (375 KHK) geçici 23 üncü maddesi kapsamında sürekli işçi kadrosuna alınırken davacıyla yeni ... ... sözleşmesi imzalandığı, sözleşmede asgari ücretin belli bir oranda fazlasının ödeneceğinin kararlaştırıldığı, söz konusu kuralın her asgari ücret artış dönemi için işvereni bağladığı, İlk Derece Mahkemesince bu maddi ve hukuki olgulara uygun şekilde değerlendirme yapılarak davacıya ödenmesi gereken aylık ücret miktarının belirlendiği ve buna bağlı fark ücret, ikramiye ile ilave tediye alacaklarının usul ve yöntemince hesaplanıp hüküm altına alındığı, kararda bir isabetsizliğin bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davalı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerini tekrar etmiş ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının hatalı değerlendirmeye dayalı olduğunu belirterek bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. C. Gerekçe Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçinin, kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli ... sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin tespiti ile buna bağlı olarak hüküm altına alınan fark ücret, ilave tediye ve ikramiye alacaklarının hesaplama yöntemi hususundadır. İlgili Hukuk 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 20.11.2017 tarihli ve 696 sayılı KHK’nın 127 nci maddesi ile 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 üncü maddesinde belirtilen kamu idareleri ve bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlarda ve yine maddede belirtilen İdarelerin merkez ve taşra teşkilatlarında, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve diğer mevzuattaki hükümler uyarınca personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım sözleşmeleri kapsamında yükleniciler tarafından 04.12.2017 tarihi itibarıyla çalıştırılmakta olanların, maddede öngörülen şartları taşımaları, yazılı olarak başvurmaları ve yapılacak sınavda başarılı olmaları kaydıyla sürekli işçi kadrolarına geçirilecekleri düzenlenmiştir. 4857 sayılı ... Kanunu'nun 34 üncü maddesi gereğince gününde ödenmeyen ücretler için mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanması gerekir. Değerlendirme Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Dairemizin yerleşik uygulaması uyarınca, işçi muaccel alacaklarını belirtmek kaydıyla ihtarname ile işvereni temerrüde düşürebilir. Söz konusu ihtarnamede alacak miktarlarının belirtilmesi gerekmez. Dava tarihinden önce yürütülen arabuluculuk süreci sonucunda anlaşma yapılamadığına dair düzenlenen son tutanak bu bağlamda değerlendirildiğinde dava konusu ücret, ilave tediye ve ikramiye fark alacaklarının dava tarihinden önce arabuluculuk aracılığıyla talep edilmesi karşısında davalı işverenin arabuluculuk son tutanak tarihi itibarıyla temerrüde düştüğünün kabulü gerekmektedir. Bu sonuç davalı işverenin usulüne uygun davet edilmesine rağmen arabuluculuk görüşmelerine katılmadığı durumlarda da geçerlidir. Şu hâlde, arabuluculuk anlaşamama nedeninin kanuni gizlilik ilkesi nedeniyle belirlenemeyeceği ve bu nedenle temerrüdün dava ve ıslah tarihinden itibaren başlayacağı yönündeki gerekçe hatalı olmakla birlikte temyiz edenin sıfatı da dikkate alınarak bu husus bozma sebebi yapılmamıştır.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Davalı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ....03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Comments